İdariYapi
Osmanlı döneminde XV. ve XVI. yüzyıllarda “Ze‘âmet-i Kürtün” içinde yer alan Tirebolu için 1555-56 ve 1583 yıllarına ait kayıtlarda “Kasaba-i Tirebolu” ifadesi de kullanılmaktadır. Evliya Çelebi, Trabzon’un bir nahiyesi (1640), Kâtib Çelebi de kazası olarak gösterir (1732).
Tirebolu, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Trabzon vilayetine bağlı bir kaza merkeziydi. Doğuda Görele, güneydoğuda Torul’un Kürtün nahiyesi, batıda Giresun’un Keşâb nahiyesi, güneyde Alucra kazasıyla, kuzeyde Karadeniz ile çevrili idi. Tirebolu bu arızalı coğrafyada bölgenin önemli bir limanı durumunda olup ayrıca derin vadilerle iç kesimlere bağlanıyordu. Tirebolu dışında XIX. yüzyıla kadar bu kesimde “kasaba statüsünde” bir başka yerleşim yeri bulunmuyordu. Trabzon’un kazası olarak bu idarî yapısını uzun müddet devam ettiren Tirebolu, iktisadî şartların bir gereği olarak Gümüşhane’nin denizle irtibatının sağlanmasını temin için zaman zaman idarî yönden Gümüşhane sancağına da (1839, 1856-1861) bağlandı. 4 Aralık 1920 günü kabul edilen kanun tasarısına göre teşkil edilen Giresun müstakil sancağının Görele ile birlikte kazası oldu.
Tirebolu şehri, 1959’da işletmeye açılan Çay Fabrikası ve 1968’de ulaşıma açılan sahil yolunun da etkisi ile doğuya doğru, Körliman semtine genişlemeye başladı. 1994’te Meslek Yüksek Okulu’nun açılması ile yerleşme Harşit Çayının doğu deltasına da ilerledi. Ekonomisi tarıma dayalı olan Tirebolu’da, biri Fiskobirlik’e ait olmak üzere dört fındık fabrikası, biri ÇAYKUR’a ait olmak üzere beş çay fabrikası ve diğer küçük işletmeler bulunmaktadır. 1844 tarihli avarız defterine göre Çarşı, Hamam ve Yeniköy adlarında üç mahallesi (BA, MAD. d, nr. 18940, s. 2), 1912’de 5 mahallesi (Cintaşı, Çarşı, Hamam, Reşadiye, Yeniköy) vardı. Bugün 7 mahallesi (Cintaşı, Çarşı, Demirci, Hamam, İstiklâl, Körliman, Yeniköy) bulunuyor.
Ayhan YÜKSEL